29 Ekim 2009 Perşembe

Video izle, Divx izle, Film izle, Online Film izle, Dizi izle, Online Dizi izle, Turk Filmleri, indirmeden izle, videosu, Youtube Video izle, Diziizle

Video izle, Divx izle, Film izle, Online Film izle, Dizi izle, Online Dizi izle, Turk Filmleri, indirmeden izle, videosu, Youtube Video izle, Diziizle, Turk Yesilcam Filmleri,Video izle, Film izle, video seyret, izlesene.com videolari, youtube.com, komik, amatör, araba, şaka, nostalji, müzik, reklam, tv, spor, dini islami videolari,video izle, dizi izle, full dizi, online izle, online dizi seyret, türk dizileri, dizi sezonları, dizisi yeni bölüm, yabancı dizi izle, türk filmleri, canlı dizi izle, dizi indir, indirmeden dizi seyret, dizi ara, son diziler, diziizle, youtube, video, dizisi müziği, izlesene, izle, videolar, video izle, film izle, dizi izle, videosu izle
Dizi izle,Film izle

Video izle,Belgesel İzle

Sikiş

28 Ekim 2009 Çarşamba

Uluç'a göre G.Saray tuzağa düştü!

Uluç'a göre G.Saray tuzağa düştü!
28 Ekim 2009 Çarşamba 09:48
Çok tartışılan olaylı Fenerbahçe-Galatasaray derbisini analiz eden Hıncal Uluç, sarı-kırmızılı takımın tuzağa düştüğünü söyledi...



Hıncal Uluç, hafta sonu oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbisini değerlendirdi. Uluç "Fenerbahçe, Galatasaray'ı sinirlendirmenin meyvelerini alacağını bilirken, Galatasaray'da sinirlenmemeyi öğreten kimse yok" dedi.

Hıncal Uluç, Fotomaç Gazetesi'nde Bülent Can ile yaptığı "Tuzağa Düştüler" başlıklı söyleşide şunları dile getirdi;

TUZAĞA DÜŞTÜLER

Derbide Fenerbahçe'yi nasıl buldunuz? Sakin ve yerinde bir takım oyunu sergiledi.

Daum'un yaptığı şey şu. Sabri ve Keita'nın hücumlarının nasıl amansız olduğunu gördüğü için Roberto Carlos, Mehmet Topuz ve Vederson üçlüsüyle Galatasaray'ın sağ kanadını durdurdu ve buna karşılık Rijkaard hiçbir önlem almadı. Arda'nın müthiş tekniğini, klasını da maçın başında Arda'ya saldırmaya başlayan Cristian ile durdurdu. 'Oğlum sert oyna, rahat oyna' diyerek. Sağ kanadı öyle, Arda'yı da böyle yakından kontrol etti. Bunlara Rijkaard hiçbir karşılık veremediği için ortaya bu sonuç çıktı. Futbolda teknik direktörler savaşı bir satranç gibidir. Biri bir hamle yapar, sen de o hamleye karşılık verirsin. İyi bir karşılık verebilirsen iyi bir satranççısındır. Ama birinin yaptığı hamlelere sen karşılık veremezsen mat olursun. Daum'un çok basit hamlelerine ve de bilinen hamlelerine karşılık veremedi. Kâhin olmaya gerek yok. Belli ki Daum sağ kanada, Arda'ya tedbir alacak. Maçın öncesinde, tabelaya çizerek 'Sağ kanada, Arda'ya tedbir alınırsa şöyle yapacağız' diyeceğine Keita'yı öldürene kadar yordu, Arda'yı da oyundan aldı. Yani Daum'un hamlelerini kabullendi, karşı hamle yapacağına. Bu nasıl teknik direktör, biri bana anlatsın! Bugüne kadar Rijkaard hakkında çok itidalli konuşuyordum. "Kendini veremiyor, ciddiye almıyor, dışardan teklif alamadığı için Türkiye'ye geçici geldi" falan filan diyordum. Hayır. Şimdi Rijkaard'ın futboldan anlamadığına inanıyorum. Ben Galatasaray'ın sadece maçlarını seyrediyorum ve madde madde cumartesi günü Sabah gazetesinde yazıyorum. "Galatasaray böyle gol yiyecek" diyorum ve hepsi gerçekleşiyor. O zaman hangimiz iyi biliyoruz işi; Rijkaard mı, ben mi?

Arda'nın maç başında Cristian'a karşılık vermesinin takımı ve kendisini olumsuz etkilediği şeklinde yorumlar yapıldı.

Fenerbahçe, Galatasaray'ı sinirlendirmenin ne kadar lehine olduğunu gayet iyi biliyor, anlatılmış futbolculara. Ama Fenerbahçe, Galatasaray'ı sinirlendirmenin meyvelerini alacağını bilirken, Galatasaray'da sinirlenmemeyi öğreten kimse yok. 'Tuzağa düşmeyin' diyen birisi olsa Arda da o tuzağa düşmez, Keita da o tuzağa düşmez.

ÇİFT FORVET OYNAMALI

Keita'nın yaptığı hareket affedilmez bir hata belki ama Carlos'un faulü de centilmenlik sınırlarını aşacak nitelikteydi.
Carlos'un yaptığı faul, hakem kartı da gösterdi. Yumruk atılır mı? Keita'nın yaptığı çılgınlık. Ama belli, adam bu maça psikolojik olarak hazırlanmamış. İnsan fizikman bittiği zaman sinirlenir. Fizikman bittiğinin farkında değil. Rijkaard bir türlü takıma 'soldan oynayın' diye işaret etmedi.

Galatasaray üst üste 8 maçtır gol yiyor. Servet-Gökhan ikilisi sırıtıyor gibi. Nasıl bir çözüm gerekiyor?
Gol iki türlü yenir. Diyorlar ki 'Galatasaray hücuma dönük oynuyor. Bu yüzden savunma açık veriyor.' Hayır, Galatasaray bu yüzden gol yemiyor. Galatasaray savunmada yaptığı hataları tekrar tekrar her maçta yinelediği için gol yiyor. Galatasaray kendi hatasından gol yiyor. 'Hücuma fazla adam gittiği için savunmada az adam kalıyor ve Galatasaray gol yiyor' diye bir şey yok. 4 tane beki, iki tane ön liberosu, yani 6 tane savunmacıyla sahaya çıkan takımın savunmasında bir eksiklik olmaması lazım. Ama senin ön liberoların ısrarla top kaptırırsa senin stoperlerin yan top yan top oynayarak ilerlerse, senin stoperlerin kademeye girmeyi bilmezlerse, senin stoperlerin birebir mücadelede mağlup olurlarsa, pozisyon almayı bilmezlerse, duracakları yeri bilmezlerse ortaya bu sonuç çıkar. Galatasaray'ın yediği bütün gollerde bireysel hatalar var, yan ve geri top oynama hataları var. Hücumda fazla adam bulundurmanın hataları yok. Bence hücumda az adam var. Başından beri ben Nonda ve Baros'un beraber oynaması gerektiğini söylüyorum. İki tane ön libero yerine, iki tane forvetle oynamalı Galatasaray. Tam tersini söylüyorum ben; 'Galatasaray'ın hücumdaki adamı az. Bu takım daha çok hücum yapmalı.' Ama 6 tane savunma adamı koymuş olmasına karşın Rijkaard, bu bireysel hataların, geri ve yan hatalardan doğan pozisyonların önüne geçemediği için Galatasaray gol yiyor. Galatasaray'a gol atmıyorlar, Galatasaray golü yiyor. Penaltı golünü de Galatasaray yedi, sonuncu golü de Galatasaray yedi. Servet vurdu topa resmen, Güiza'nın topukla vuruşu dışarıya doğru. Topukla arkadaki arkadaşına çıkarmak istedi. Onun topukla vurduğu top Servet'in ayağından yön değiştirip içeri girdi. Golü atan aslında Güiza değil, Servet. Topa yön veren Güiza değil. Çünkü Servet sene başından beri şaşkınları oynuyor.

SORUN PSİKOLOJİK


Servet'in hataları Fenerbahçe karşısında tavan yaptı sanki. Garip bir şekilde topu boşta bırakıp, rakibi tutmayı tercih etti ve her defasında topu kaptırdı.
Hep böyle oynuyor. Hep söylüyorum. Dilimde tüy bitti artık!

Tabii bir gerçek daha var. Futbolcular, hocalar, hakemler değişiyor belki ama sonuç aynı. Galatasaray 10 senedir Kadıköy'de kazanamıyor. Galatasaray için Kadıköy bir fenomen haline mi geldi?

Kazanamazsan olur. Psikolojik. 'Ben burada kazanamıyorum' diye düşünerek çıktığın zaman kazanman güçleşir.

Fenerbahçe-Galatasaray derbisi dünyanın sayılı derbileri arasında görülüyor. Siz derbiyi dünyada nereye koyuyorsunuz?

Bunu ben demiyorum. Ben 'Dünya derbisi' denen maçların hiçbirisini seyretmedim. Seyretmediğim için de yorum yapacak durumda değilim. Hepsini seyretmiş olanların listesinde ilk 10 arasında yer alıyor Fenerbahçe-Galatasaray derbisi. Neden böyle oluyor; çünkü dünyanın en eski derbilerinden bir tanesi. 1900'lerin başından beri devam eden bir karşılaşma olduğu için her zaman gündemde olmuş, popüler olmuş.

Arda'yı izlemeye geldi Alex'i beğendi

Arda'yı izlemeye geldi Alex'i beğendi
28 Ekim 2009 Çarşamba 11:18
Fenerbahçe-Galatasaray derbisini Arsenal'in şef gözlemcisi Steve Rowle'ın da izlediği ortaya çıktı...



Rowley'in, yıldız futbolcu için "Agresif ve oyun disiplinine bağlı değil" raporu verdiği, Alex'i ise övdüğü ifade edildi.

NASIL OYNUYOR!
Galatasaray'ın hırçın kaptanı Arda Turan'ın agresif tavırlarının ünü sınırları aştı. Arsene Wenger'in Fenerbahçe ile oynanan dev derbide yıldız oyuncuyu Arsenal'in şef gözlemcisi Steve Rowley'ye izlettiği belirlendi.

Arda'nın tansiyonu yüksek maçlardaki performansını gözlemlemek için Şükrü Saracoğlu'na gelen Rowley'in genç yıldız için pek de olumlu düşünceler içinde Türkiye'den ayrılmadığı ifade edildi.

ALEX HARİKAYDI
Rowley'in Galatasaraylı futbolcu için gözlemci raporunun başına, "Agresif ve oyun disiplinine bağlılığı zayıf" notunu düştüğü ifade edildi.

Ayrıca genç yıldızın fizik yapısına da değinen Rowley'in "Kilo sorunu" notunu aldığı öğrenildi.

Arda'yı yeterli bulmayan Rowley'in Alex'in ismini verdiği ve "Bu adam Brezilya Milli Takımı'nda nasıl oynamaz? Pasörlük ve bitiricilikte çok ustaydı" ifadelerini kullandığı bildirildi.

Daum Carlos için devreye girdi

Daum Carlos için devreye girdi
28 Ekim 2009 Çarşamba 08:15
Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, Brezilyalı yıldız futbolcu Roberto Carlos meselesini yeniden masaya yatırdı...



Alman hoca, Carlos ile bir görüşme yaparak devre arası takımdan ayrılma kararını gözden geçirmesini istedi.

Yedek kaldığı için sorun çıkaran ve birden bire ayrılmak istediğini açıklayan Brezilyalı yıldızın son maçlarda yeniden 11’de oynamaya başlaması, özellikle de Steaua Bükreş ve Galatasaray maçlarındaki başarısı dikkat çekti.

Roberto Carlos’un ikna edilmesi için yönetimden de yardım isteyen Daum’un, Andre Santos’un henüz kendini ispatlayamaması nedeniyle de ayrılık düşüncesine kesinlikle karşı çıktığı vurgulandı.

Takım içinde en çok sevilen isimlerden biri olan Roberto Carlos’un yapılan görüşmede Daum’a yeşil ışık yaktığı, ancak kesin kararını devre arasında vereceği kaydedildi.

Futbolda Türkiye Kupası heyecanı

Futbolda Türkiye Kupası heyecanı
28 Ekim 2009 Çarşamba 09:20
Ziraat Türkiye Kupası'nda, play off turu bugün oynanacak 14 maç ile başlayacak... Karşılaşmaların program şöyle...



Ziraat Türkiye Kupası heyacanı, 28, 29 Ekim ve 4 Kasım'da oynanacak play-off maçları ile devam edecek. Çarşamba günü oynanacak 14 maçın ardından, kupaya perşembe ve cuma günleri oynanacak birer karşılaşma ile devam edilecek.

Cimbom'un rakibi Buca

Fenerbahçe mağlubiyetiyle sarsılan Galatasaray, kupanın ilk gününde, Ali Sami Yen'de geçtiğimiz sezon Türkiye liglerinin en çok gol atan ve en fazla puan toplayan takımı olan ve Süper Lig'e yükselme mücadelesi veren Bucaspor'u ağırlıyor.

Sarı kırmızılar saat 19:00'da başlayacak ve Abdullah Yılmaz tarafından yönetilecek müsabakaya, derbide sakatlanan golcü Milan Baros ve cezalı Kader Keita'dan yoksun çıkacak. Frank Rijkaard, ileri uçta Nonda ve Kewell'a şans vermeyi düşünüyor.

Maç günü sabah yapacağı antremanla Bucaspor maçı hazırlıklarını sonlandıracak olan Galatasaray'da, Hollandalı çalıştırıcıyı endişelendiren bir diğer isim de sakatlığı bulunan Emre Aşık.

Süper Lig ekiplerinin mesaisi

Ligin flaş ekibi Bursaspor, Mimar Yahya Baş Stadyumu'nda 13:30'da başlayacak maçta Güngören Belediyespor'a konuk olacak.

Eskişehirspor, bugün saat 13:30'da başlayacak karşılaşmada Atatürk Stadyumu'nda Yalovaspor'a konuk olacak.

10 maçta 15 puan toplayan ve Turcell Süper Lig'de 9. sırada bulunan Antalyaspor, 13:30'da başlayacak ve Adem Sarıtaş'ın yöneteceği karşılaşmada, Mersin İdman Yurdu'na konuk olacak.

Turkcell Fair-Play Ligi'nin lideri Gençlerbirliği ise 15:00'de başlayacak maçta İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a konuk olacak.

Düşme hattının hemen üzerinde bulunan Kasımpaşa, 15:00'de başlayaccak karşılaşmada Kayseri Erciyesspor'u ağırlayacak.

Süper Lig'de 18 puanla 4. sırada bulunan Kayserispor, 10 puanı bulunan 14. Manisaspor'u ağırlayacak.

Lig'de zor günler geçiren Denizlispor, 12. sırada bulunan Gaziantepspor'u ağırlıyor. 19:00'da başlayacak maçta düdük çalacak isim Fethi Serkan Koçak.

Süper Lig'de 11. sırada bulunan Ankaragücü, kupada 19:00'da başlayacak karşılaşmada İzmir ekibi Karşıyaka'yı ağırlayacak.

Lige iyi başlayan ama daha sonra aldığı sonuçlarla 13. sıraya düşen Diyarbakırspor, 19:00'da başlayacak maçta Tarsus İdman Yurdu'nu ağırlayacak.

Kupada diğer maçların programı şu şekilde:

28 Ekim

13:30 Tokatspor - Ankaraspor
13:30 Orduspor - Belediye Vanspor
13:30 Denizli Belediyespor - Kastamonuspor
13:30 Konya Şekerspor - Adanaspor

29 Ekim

13:30 Altay - Samsunspor

4 Kasım

13:30 Giresunspor - Çaykur Rizespor

Galatasaray Buca'yı konuk ediyor

Galatasaray Buca'yı konuk ediyor
28 Ekim 2009 Çarşamba 12:45
Derbi maçta Fenerbahçe'ye yenilerek büyük bir darbe yiyen Galatasaray, Türkiye Kupası play off turunda Bucaspor'u konuk ediyor.



Fenerbahçe'ye 3-1 kaybederek darbe alan Galatasaray, Türkiye Kupası play off turunda Bucaspor'u konuk ediyor. Sahaya yedek ağırlıklı bir kadroyla çıkacak olan Sarı kırmızılılar, rakibini yenerek moral bulmak istiyor.

Geçen sezonu 5. sırada bitirmesi nedeniyle gruplara kalmak için play off oynamak zorunda kalan Galatasaray'da bu maçta kırmızı kart cezalısı Keita ve Fenerbahçe maçında sakatlanan Baros olmak üzere birçok önemli ismin forma giymesi beklenmiyor. Ligde forma giydiği 10 maçta 15 gol yiyen Leo Franco da yerini Aykut'a bırakıyor. Sarı kırmızılı ekibin teknik direktörü Rijkaard, bu maçta Keita'nın yerine Aydın'a görev verecek.

Bank Asya 1. Lig temsilcisi Bucaspor'da ise Yılmaz ve Yunus gibi tecrübeli isimlerin yanısıra Mehmet Batdal gibi genç bir golcü de forma giyiyor.

GALATASARAY: 0-0 :BUCASPOR

HAKEM: Abdullah Yılmaz, Serdar Diyadin, Mehmet Metin
STAT: Ali Sami Yen
Saat: 19.00

Galatasaray Aykut, Uğur, Emre Güngör, Gökhan, Hakan, Barış, M. Topal, Aydın, Elano, Caner, Nonda

Bucaspor: Cenk, Serkan, Veli, Erman, Muhammet, Kenan, Bekir, Yılmaz, Ramazan, Yunus, Mehmet Batdal

3 gol yedi, sahayı terk etti!

3 gol yedi, sahayı terk etti!

Trabzon'da oynanan süper amatör küme futbol karşılaşmasında, yaşadığı ekonomik sıkıntıların üstüne, maçın ilk 28 dakikasında kalesinde 3 gol gören kaleci, sinirlenerek sahayı terk etti.


Söğütlü Beldesi'ndeki sentetik sahada oynanan maçın 1. dakikasında, Çarşıbaşı Belediyespor oyuncusu Eser'in kendi kalesine attığı golle Sögütlü Belediyespor 1-0 öne geçti. Ancak, Çarşıbaşı Belediyespor, 12. dakikada Ali Kemal, 25. ve 28. dakikada Gökhan'ın bulduğu gollerle Söğütlü Belediyespor karşısında 3-1 üstünlüğü yakaladı.

İlk 28 dakikada kalesinde ard arda goller gören Söğütlü Belediyespor'un kalecisi Kemal, sinirlenerek, yönetim aleyhine sözler sarf ettikten sonra sahayı terk etti. Hakem Mustafa Aydın, kendisinden izinsiz sahayı terk ettiği için kaleci Kemal'e kırmızı kart gösterdi. Yapılan oyuncu değişikliğiyle kaleye Atay geçerken, karşılaşma 3-1 sonuçlandı.

Kaleci Kemal, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, bir sporcu olarak yaptığının yanlış olduğunu kabul ettiğini belirterek, ''3.5 aydır yönetim para ödemiyor. Sögütlü Belediyesi'nin oyuncusu olmama rağmen, önceki gün evimin suyunu kestiler. Goller de gelince psikolojim bozuldu'' dedi.

Önceki sezon 3. Lig takımı Sürmenespor'da görev yaptığını belirten Kemal, şunları söyledi:
''Federasyonun 30 yaş sınırı getirmesi nedeniyle, oradan ayrılmak durumunda kaldım. Oradaki miktarın altında bir rakama Sögütlü Belediyespor ile anlaştım. Ancak verilen sözler yerine getirilmiyor. Ben bu işten ekmeğimi kazanıyorum. Amatör kümede futbol oynayan binlerce sporcu, benim gibi yaş sınırı nedeniyle mağdur durumda. Kulüpler yaş sınırı nedeniyle 25-26 yaşından sonra oyuncuyu tutmak istemiyor. Biz başka ne iş yapabiliriz ki.''
R Yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle hasta olan annesini hastaneye götüremediğini, taksitlerini bile ödemekte zorluk çektiğini anlatan Kemal, ''Arkadaşlarım da aynı sıkıntıları yaşıyor. Birçok takımda aynı sorun var. Herkesin yapmak istediği şeyi yaptım. Çektim gittim. Kendimi yaktım ama bu sorunlar da dile getirilmeli'' dedi.

Kaleci Kemal, Futbol Federasyonu'nca, bu sezon uygulamaya konulan, TFF 3 Lig'deki 30 yaş sınırının kaldırılması gerektiğini, bir çok futbolcunun bu uygulama nedeniyle mağdur olduğunu söyledi.

Bu arada, Sögütlü Belediyespor'da yaşanan maddi sıkıntı nedeniyle bir süredir futbolculara ödeme yapılamadığı, kaynak bulunması halinde en kısa sürede ödemelerin gerçekleştirileceği belirtildi.

Adanaspor'da beklenen oldu!

Adanaspor'da beklenen oldu!

Giresunspor ve Altay maçlarında sonradan oyuna girmesine rağmen bekleneni veremeyen Adanaspor'un genç oyuncusu Habip Tok, kadro dışı bırakıldı..



HABER İLE İLGİLİ TAKIMLAR
Adanaspor
Adanaspor'da beklenen gelişme gerçekleşti ve genç oyuncu Habip Tok, teknik direktör Kemal Kılıç'ın isteği doğrultusunda kadro dışı bırakıldı.

Giresunspor deplasmanında ve ardından Adana'daki Altay karşılaşmasında sonradan oyuna dahil olan Habip Tok bekleneni veremedi.

Altay karşılaşmasından sonra Teknik Direktör Kemal Kılıç, genç oyuncuyu kadro dışı bırakabileceğini ima etmişti. Başkan Bayram Akgül'e raporunu sunan Teknik Direktör Kemal kılıç'ın isteği gerçekleşti ve Habip süresiz olarak Adanaspor yönetimi tarafından kadro dışı bırakıldı.

Serkan ŞENYÜREK

Alex derbiyi anlattı!

Alex derbiyi anlattı!

Fenerbahçe'nin 3-1 kazandığı Galatasaray maçında oynadığı oyun ve attığı 2 golle galibiyetin mimarı olan sarı lacivertlilerin kaptanı Alex de Souza, derbi zaferini yorumladı ve maçın başında sakatlanan Milan Baros için dua ettiğini söyledi..


HABER İLE İLGİLİ TAKIMLAR
Fenerbahçe
Galatasaray maçına, deplasmanda bir yenilgi ve rakibin 2 puan önünde bulunarak çıktıklarını belirten Alex, ''Kazanmak için sadece bu bile yeterli bir sebepti. Ama rakiple 100 yıldan fazla bir süredir rekabette olunmasından 3 puandan daha fazlasına değen bir maçtı'' ifadelerini kullandı.

Maç başında Cristian ile Arda arasında yaşanan ve birçok oyuncunun da karıştığı gerginliği ''büyük bir derbi için tamamen normal'' olarak değerlendiren Alex, maçla ilgili şu yorumda bulundu:
''Maçta, baştan sona kadar üstün olan taraf olduk. 1-0 yaptıktan sonra farkı artırmak için 2 açık fırsat yakaladık. İkinci yarıya da iyi başladık ve farkı 2'ye çıkardık. Bir ihmalkarlıkta kornerden bir gol yedik ve bu maça daha fazla heyecan kattı. 76. dakikada oyundan alındım ve yeterince memnun bir halde sahadan çıktım. Son dakikalarda Dani güzel bir gol attı ve büyük bir lider oldu. Özellikle en büyük rakibimize karşı güzel bir galibiyet oldu.''

Artık gelecek maçı düşündüklerini kaydeden Fenerbahçe'nin kaptanı, ''Deplasmanda oynayacağımız maç çok zor olacak. Gelecek maç için tam konsantrasyon ve çalışmak gerekiyor'' dedi.

Alex ayrıca, maçın başında ''şansız bir sakatlık'' geçiren Galatasaray'ın golcüsü Milan Baros için ''Tanrı seni korusun ve sana güç versin'' diye dua ettiğini ifade ederek, Galatasaraylı futbolcunun en kısa zamanda ve en iyi şekilde iyileşmesini diledi.

-BREZİLYA LİGİ YORUMU-
Öte yandan, her zamanki gibi Brezilya futbolunu da yakından takip eden Alex, Brezilya 1. ligindeki son durumu şu şekilde değerlendirdi:
''Palmeiras, temel rakiplerine karşı farkı açmak için önemli bir fırsatı kaybetti. Atletico-MG, Sao Paulo ve İnter şampiyonluk yarışındalar. Artık hatalara yer yok. Şu anda en az hata yapan şampiyon olacak. Flamengo dışarıdan geliyor ve iyi futbol ile bu 4 takımı rahatsız etmeye başladı. Cruziero toparladığını gösteriyor ve arkadan takipte. Cruziero'nun Libertadores kupasına katılabileceğine inanıyorum. Coritiba, Marcos Aurelio'nun golüyle son dakikada derbiyi kazandı ve ligin sonuna doğru düşme hattının olduğu tehlikeli bölgenin biraz daha dışında kaldı.''

Messi 2008-09'un en iyisi!

Messi 2008-09'un en iyisi!

Barcelona'nın yıldızı Lionel Messi, kişisel kolleksiyonuna bir ödül daha ekledi. Arjantinli oyuncu İspanya Ligi La Liga yönetimi tarafından sezonun en iyi oyuncusu seçilirken, ödül seramonisini takım arkadaşları ve teknik direktörü beklendiği gibi domine etti.


Barcelona forveti Messi La Liga'nın en iyi oyuncusu seçildi. Arjantinli oyuncunun çalıştırıcısı Pep Guardiola'nın da en iyi teknik direktör seçildiği ödül törenine, İspanya futbolunun gözde isimleri, başkanlar, oyuncular ve yöneticiler katıldı.

Madrid'de düzenlenen ödül töreninin bundan böyle her yıl yapılması kararlaştırılırken ödül alan oyuncuların listesi şu şekilde oluştu :

La Liga Şampiyonu: Barcelona

Oyuncuların oylarıyla verilen ödüller
En iyi oyuncu: Messi (Barcelona)
En iyi teknik direktör: Guardiola (Barcelona)

Teknik direktörlerin oylarıyla verilen ödüller
En iyi kaleci: Casillas (Real Madrid). Finalistler: Diego Lopez (Villarreal) ve Victor Valdes (Barcelona)

En iyi savunma: Alves (Barcelona). Finalistler: Pique (Barcelona) ve Raul Albiol (Valencia)

En iyi orta saha oyuncusu: Xavi (Barcelona). Finalistler: Lass (Real Madrid) ve Yaya Toure (Barcelona)

En iyi hücum orta saha oyuncusu: Iniesta (Barcelona). Finalistler: Cazorla (Villarreal) ve Mata (Valencia)

En iyi forvet: Messi (Barcelona). Finalistler: Diego Forlan (Athletico Madrid) ve David Villa (Valencia)

En iyi gelişim gösteren oyuncu: Busquets (Barcelona). Finalistler: Apoño (Malaga) ve Lassad (Deportivo)

Fair-play ödülleri
Valerón (Deportivo). Finalistler: Etxeberria (Athletico Bilbao) ve Marcos Senna (Villarreal)

Nasri dönüyor!

Nasri dönüyor!

Bu ayın başlarında Wolverhampton Wanderers ile oynanan rezerv lig maçında sakatlanan Fransız orta saha oyuncusu Samir Nasri ve Polonyalı file bekçisi Lukasz Fabianski'nin, çarşamba gecesi Liverpool ile oynanacak olan Lig Kupası karşılaşmasında Arsenal'in A takımına dönecekleri belirtildi.


Arsene Wenger geleneksel olarak Lig Kupası'nda genç yıldızlarına şans vermeyi tercih edecek ancak yetenekli Jack Wilshere'in bileğinden geçirdiği sakatlığın yanı sıra, maçta oynaması beklenen Armand Traore'nin kasık sakatlığı Wenger'in canını sıkarken, iyileşen Eduardo da Silva ve Nicklas Bendtner'in Gunners'ın atağında başı çekecek olması moralleri yerine getirdi.

Wenger kulübün resmi internet sitesine yaptığı açıklamada "Nasri geri dönecek ancak bir önceki turda oynayan Traore oynayamayacak. Kasığından bir sakatlığı bulunuyor. Ayrıca Fabianski de maça 11'de başlayacak" ifadelerini kullandı.

Wenger şöyle devam etti :
"Bileğinde sakatlığı bulunan Jack Wilshere maalesef aramızda olamayacak. Kendisiyle pazar günü bir deneme yaptık ve oynayamayacağı sonucuna vardık. Durumu önümüzdeki günler içinde netlik kazanır. Eduardo da Silva ve Nicklas Bendtner takıma dönüyor ama yine de Rosicky, Denilson ve Walcott forma giyemeyecek"

Çarşamba gecesi 21:45'te Ashburton Grove'daki Emirates Stadı'nda başlayacak olan karşılaşmada Wenger'in genç silahlarından yetenekli orta saha oyuncusu Francis Coquelin, Liverpool karşısına çıkma umudu taşıyor.

Alanzinho'ya 11 yolu kapalı!

Alanzinho'ya 11 yolu kapalı!

Trabzonspor Teknik Direktörü Hugo Broos, basın karşısına geçti, tartışılan konulara açıklık getirdi! Belçikalı teknik adam; oyuncu tercihlerini yorumladı, rakipler ve şampiyonluk hakkında da konuştu.



HABER İLE İLGİLİ TAKIMLAR
Trabzonspor
Trabzonspor Teknik Direktörü Hugo Broos, Ligde en çok izledikleri takımın Beşiktaş olduğunu belirterek, ilk yarının sonuna kadar 2.'lik veya 3.'lük hedefini tutturmak zorunda olduklarını söyledi. Broos, Fenerbahçe -Galatasaray maçında yaşananların olmaması gereken davranışlar olduğunu ifade ederek, bu tür hareketlerin içinde olanlara yetkililerin ağır cezalar vermesi gerektiğini belirtti. Trabzonspor Teknik Direktörü Hugo Broos, Mehmet Ali Yılmaz Tesislerinde düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kayserispor maçı sonrası kullandığı "Körler" ifadesi, basın mensupları için miydi, yoksa yönetim kurulu için miydi? şeklindeki soruya Broos, "O konuda artık fazla ayrıntıya girmeyeceğim. Bu konuyu noktaladım. Kastettiğim basın mensupları değildi. Yattara konusunda ise özellikle bir dayatma yok. Oyuncularla ilgili kararları ben veriyorum. Bazı oyuncuların oynatılması yönünde bir dayatma olsa zaten ben burada olmam. Yattara ile ilgili Galatasaray maçı öncesinde bazı kişilerin ve oyuncunun kendisi "Oynamaya hazırım" gibi ifadeleri olmuştu. Kayserispor maçı öncesi Yattara ile konuştum. Bir sıkıntısının olmadığını bana söyledi ve ben de oynatmada bir sakınca görmedim" dedi.

"LİGDE EN ÇOK İZLEDİĞİMİZ TAKIM BEŞİKTAŞ"
Trabzonspor Teknik Direktörü Hugo Broos, Beşiktaş'ı yakın zamanda 2-3 kez izlediğini belirterek, "Yardımcım Metin Diyadin'de Beşiktaş'ı izledi. Avrupa Kupası ve lig maçlarında da izleyeceğiz. Beşiktaş maçı öncesi bütün verileri elde edeceğiz. Lig de en çok izlediğimiz takım Beşiktaş diyebiliriz" şeklinde konuştu.

"İBRAHİM YATTARA VE ENGİN BAYTAR'I KAYBETMEYİ ASLA GÖZE ALAMAM"
Kayserispor, maçında oyundan alınmalarına tepki gösteren Engin ve Yattara'yı tekrar nasıl geri kazanmayı planlıyorsunuz?", "Keşke onlarla maça başlamasaydım" dediğiniz oldu mu? şeklindeki sorulara ise Broos, "Bu iki oyuncu için oyundan alınmak tahammül edilmesi zor olaydı. Farklı tepkiler gösterdiler. Yattara sakindi ancak Engin tepkiliydi. Profesyonelce eylem olarak değerlendirebilirsiniz. 3 ay önce nasıl oyuncularsa şimdi de öyle oyuncular. Benden bir ışık bekliyorlar. Bunun da ne olduğunu ben biliyorum. Beklentileri var. Kendileriyle konuşmamı bekliyorlar. Ben de bunu yapacağım. Birebir konuşacağım. Genel durumlarını değerlendireceğim. Üstüne basa basa söylüyorum bu iki oyuncu da benim için önemli. Kaybetmeyi göze alamam. Kazanmak için elimden geleni yapacağım" diyerek yanıt verdi.

Taraftarın tepkisini normal karşıladığını belirten Broos, "Şurası çok açık ki oyuncular için hiç hoş bir şey değil. Kendi taraftarınızın tepki göstermesi altından kolay kalkılacak şey değil. Ancak Engin ve Yattara'dan beklentiler var. Belki fazla şey talep ediyorlar ancak oyuncuların cevap vermesini bekliyorlar. Böyle davrandılar diye taraftarlara kızamayız ya da onları eleştiremeyiz" dedi.

"FENERBAHÇE-GALATASARAY MAÇLARI ÜLKE FUTBOLU ADINA BİR NİMET"
Fenerbahçe - Galatasaray derbisinin ardından Türk futbolu hakkındaki izlenimlerini de aktaran Broos, "Buraya gelmeden önce Türkiye hakkında bilgim vardı ancak burada bulduğum lig benim duyduğum ligden farklı. Tırnak içinde büyük denilen takımlar küçük denilen takımlara karşı kolay maç kazanamıyorlar. Büyük denilen takımlar ise iç saha maçlarında bile zorlanabiliyorlar. Buna en iyi örnek Galatasaray - Ankaragücü maçı. Pazar günü oynanan Galatasaray - Fenerbahçe maçı üst düzeydi. Belki futbol adına çok iyi değildi ancak derbi ve büyük maç niteliğini andırıyordu. Mücadele ve kazanma azmi üst düzeydeydi. Bu maçlar ülke futbolu için nimet olarak algılanmalı" dedi.

"YETKİLİLER HOLİGANİZMİ ATEŞLEYEN DAVRANIŞLARA AĞIR CEZALAR UYGULAMALIDIR"
Fenerbahçe-Galatasaray maçında yaşanan gerginlikleri de değerlendiren Belçikalı çalıştırıcı, "Bu seyrettiklerimiz olmaması gereken olaylardı. Stada futbol izlenmeye gidiliyor ve oraya çocuklar da geliyor. 10 yaşındaki çocuklar da orada. Gördüğü manzara karşısında o çocuğun futbol hakkındaki düşüncelerini siz düşünün. Burada yetkili mercilerin sorumluluk alarak ceza vermeleri gerekir. Yoksa hiçbir şekilde önüne geçemezsiniz. Özellikle Avrupa Kupaları'nda bu tür hareketler ciddi cezalar uygulanıyor. Mesela holiganizm ciddi cezalarla sıfıra indirebildi. Kulüpler de bunun arkasında durmalı. Ceza konusunda açık ve net olursanız olayların tekrarlanmasını engellersiniz" diye konuştu.

"İLK YARININ SONUNA KADAR 2'LİK VEYA 3'LÜK HEDEFİNİ TUTTURMAK ZORUNDAYIZ"
"Şampiyonluk yarışı içinde olabilecek miyiz?" şeklindeki soruya ise Broos şu cevabı verdi:
"Tabi ki de şuan zor bir durumla karşı karşıyayız. Fenerbahçe'nin oldukça gerisindeyiz. Birkaç hafta önce bununla yüzleşmemiz gerektiğini söylemiştim. Yarışın hala içindeyiz. Sezon başında gerekirse 3.'lük için mücadele edebilmemiz gerektiğini söylemiştik. En azından ilk yarı sonuna kadar bunu başarmalıyız. Bu sezon Bursaspor var. Tırnak içinde bu takımlar büyük takımların işlerine çomak sokabiliyorlar. Biz de onların oyunlarına çomak sokmaya çalışacağız. Galatasaray'la aramızdaki puan farkı Fenerbahçe'yle olan kadar değil. Onları yakalamaya çalışacağız" dedi.

"ALANZİNHO'YU İLK 11'DE DÜŞÜNMÜYORUM"
Takımın Brezilyalı oyuncusu Alanzinho hakkındaki görüşlerini de açıklayan Broos, "Alanzinho konusunda çok fazla bir şey söyleme gerekliliği görmüyorum. Alanzinho'yu ilk on birde oynatmayı düşünmüyorum. Oynamayan her oyuncuyu göndermek zorunda kalırsak devre arasında 8-9 oyuncu almak zorunda kalırız. Alanzinho'dan birkaç hafta sonra yararlanmayacağız diye bir şey yok. Ömer Aysan da katıldı. Ciddi sorunlar haricinde kadroyu bozmadan sezonu tamamlamak istiyoruz. Şuanda düşünmediğimiz oyuncuları ileride düşünebiliriz. Alanzinho iyi bir oyuncu" diye konuştu.

Bir basın mensubunun "Alanzinho'nun alınması hata mıydı?" şeklindeki sorusuna ise Belçikalı çalıştırıcı, "Alanzinho geçen Ocak ayında buraya geldi. Geldiğinden bu yana kaç defa ilk on birde oynadı. Aynı soruyu o dönem benim yerimde oturan hocaya sordunuz mu? Her hocanın oyuncu konusunda tercihleri vardır. Yine söylüyorum oynamayan oyuncular birkaç hafta sonra oynayabilir. Şuanda oynamıyor diye gözden çıkardığımız anlamına gelmez. İstikrar yakalanamadığı sürece değişiklikler yapacağız. Bu değişiklikler içerisinde O'na da yer açılabilir. Ve şunu söyleyeceğim, oyuncuyu kadroya almıyorsanız o oyuncuyu istemiyorsunuz anlamına gelmez" diye cevap verdi.

Trabzonspor Teknik Direktörü Hugo Broos, konuşmasının son bölümünü ise şöyle tamamladı:
"İyi niyetimin suiistimal edildiğini düşündüğüm dönemlerde kendimi savunmak için biraz agresif olabiliyorum. Ancak açıklamalarımı normal düzeyde tutmaya çalışıyorum"

İşte İngiltere'nin yeni mabedi!

İşte İngiltere'nin yeni mabedi!

Tottenham Hotspur, Avrupa'nın en atmosferik stadı olarak gösterilen yeni mabedinin fotoğraflarını yayınladı. Teknolojinin son nimetlerinin kullanıldığı 56.250 koltuk kapasiteli stadın, katılımı 20.000'den fazla arttırması ve İngiltere'nin yeni mabedi olması bekleniyor.



HABER İLE İLGİLİ TAKIMLAR
Tottenham

İngiltere'nin yeni mabedi!
Tottenham Hotspur, Avrupa'nın en atmosferik stadı olarak gösterilen yeni mabedinin fotoğraflarını yayınladı. 56.250 koltuk kapasiteli stadın, katılımı 20.000'den fazla arttırması ve İngiltere'nin yeni mabedi olması bekleniyor.


Tottenham Hotspur, Avrupa'nın en atmosferik stadı olarak gösterilen yeni mabedinin bilgisayar çizimi fotoğraflarını yayınladı. 56.250 koltuk kapasiteli stadın, katılımı 20.000'den fazla arttırması ve İngiltere'nin yeni mabedi olması bekleniyor.

Mevcut Stadı White Hart Lane'in yanındaki araziye inşaa edilecek stad, etkileyici şekilde tek sıralı 63 koltuk dizisine sahip olacak.

Stadın çevresinde ayrıca 434 yeni bina, bir hotel ve süpermarketin de yapılması planlanırken, Spurs taraftarlarının 2012 yılında bu stadda olma ihtimali de kulübün yönetim kuruluna planlarını sunmasıyla bir seviye daha arttı.

Tottenham başkanı Daniel Levy "Bu başvurunun sunulması kulüp için aşırı derecede önemli. Bu, çevreye barınma, perakende satış, bir hotel, bir süpermarket, arttırılmış kamu hizmeti ve iş imkanı ile olağanüstü bir halk meydanı getiren milyonlarca poundluk bir yatırım. Sadece bir stad ve etrafındaki ölü alan değil, yılın 365 günü hareketli ve enerjik olacak bir şaheser ddizyn ettik." şeklinde konuştu.

Başlangıçtan bu yana amaçlarının yerel halka katkı sağlayacak ve Avrupa'da taraftara en iyi hitabeden stada sahip olmak istediklerini belirten Levy konuşmalarını şöyle sürdürdü:

"Fantastik stadyum dizynıyla birleştirilen yeni tek dizi koltukların ilave edilmesi, taraftarlarımız için en atmosferik stadı yaratmak için verdiğimiz sözü gösteriyor. Her taraftar sahadaki olaya hakim muhteşem bir görüş açısına sahip olacak ve herhangi diğer stadlara nazaran kendini sahaya daha yakın hissedecek."

Ezeli rakipleri Arsenal'in Emirates Stadı'nda olduğu gibi stadının isim haklarını satacak olan Spurs bu muazzam projenin ne kadara mal olduğunu açıklamayı reddetti.

Madalyonun öteki yüzü!

Madalyonun öteki yüzü!

(FOTO HABER) Dünyanın en iyisi olarak gösterilen Alex Ferguson'un sinirine yenik düştüğü anlarla ülkemizdeki bakış açısını kıyaslamaya ne dersiniz?


HABER İLE İLGİLİ TAKIMLAR

Manchester United

Ferguson'un öteki yüzü!
Alex Ferguson'un 24 yıllık ManU kariyerinde sadece kupalar ve başarılar yok, prestijine gölge düşüren davranışları da var.


Manchster United menajeri Sir Alex Ferguson...

Kırmızı Şeytanlar'ın başında 24. senesini geçiren ve başarılarla dolu bir kariyere sahip olan Sir unvanına sahip İskoç çalıştırıcı belki de dünyanın en iyi teknik direktörü olarak bilinmekte...

Ancak onun gibi bir efsane dahi zaman zaman sinirlerine yenik düşüp istenmeyen davranışların altına imza atabiliyor.

Sunderland ile 2-2 berabere kaldıkları maçı yöneten Alan Wiley'nin fizik durumunu sorguladığı için özür dilemek zorunda kalan Manchester United menajeri Sir Alex Ferguson, Liverpool'a 2-0 kaybettikleri maçta görev yapan "tecrübesiz" Andre Marriner hakkındaki yorumları için de son anda cezadan sıyırdı.

Bu Ferguson'un bir hakem için yaptığı ilk sert çıkış değildi. Kırmızı Şeytanlar'daki 24 yılında bir çok kez hakemler hakkında konuşan ve bunu belki de kötü bir alışkanlık haline getiren deneyimli teknik adamın en meşhur 10 serzenişini sizler için derledik.

Bu diziyi okurken ülkemizde rol model olarak gösterilen önemli bir şahsiyetin de zaman zaman büyük yanlışlıklar içine düşebileceğinin ve liglerimizde benzer durumlarda kalan Türk teknik adamlara yapılan acımasız boyutuna ulaşan eleştirilerin sorgulanması gerektiğinin altını çizmek istedik.

Elbette Ferguson bundan ibaret değil. Manchester United gibi bir dünya devinin başında 24 yıl kalabilmek bile inanılmaz büyük bir onurken, o bununla sınırlı kalmayıp Kırmızı Şeytanlar'a sayısız kupa, prestijli başarılar, Cantona, Beckham ve Ronaldo gibi keyifle izlenen futbolcuların yanı sıra dünyanın her yerinde kayda değer bir popülarite kazandırdı. Bu onurları da önümüzdeki günlerde Ajansspor'da görebileceksiniz...

Derbi Disiplin Kurulu'nda!

Derbi Disiplin Kurulu'nda!

Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde yaşananlar nedeniyle iki kulüp ve sarı lacivertlilerin Brezilyalı defans oyuncusu Bilica, Profesyonel Disiplin Kurulu'na sevkedildi..

HABER İLE İLGİLİ TAKIMLAR
Galatasaray
Fenerbahçe
Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde maç öncesi çıkan kavgada Arda'ya tokat attığı tespit edilen Fenerbahçeli futbolcu Bilica, hakem roporu doprultusunda Profesyonel Disiplin Kurulu'na sevkedildi.
Ayrıca sarı lacivetli kulüp, sahaya atılan yabancı maddeler, Galatasaray ise taraftarlarının tribünlere verdiği tahribat nedeniyle PFDK'ya gönderildi.

Heyecan başladı!

Heyecan başladı!

NBA'de 2009-2010 sezonu, TSİ sabaha karşı yapılan 4 maçla başladı. İlk gecede Boston Celtics, deplasmanda Cleveland Cavaliers'ı devirmeyi bildi...


Amerikan Profesyonel Basketbol Ligi'nde (NBA) Boston Celtics, deplasmanda Cleveland Cavaliers'ı 95-89 yendi.

Sezonun açılış maçında Celtics'in, Cavaliers'ı 95-89 geçtiği maçta Paul Pierce, 23 sayı, 11 ribaunt ve 1 asistle takımını sırtladığı karşılaşmayı, Quicken Loans Arena'da 20 bin 562 kişi izledi. Konuk ekipte Ray Allen 16 sayı, 3 asist ve 2 ribauntla, Kevin Garnett de 13 sayı ve 10 ribauntla takımına destek verdi.

Cavaliers'da 38 sayı, 8 asist ve 4 ribauntla maçın en skorer ismi olan LeBron James'in performansı galibiyete yetmezken, Maurice Williams'ın 12, Shaquille O'Neal ve Anthony Parker'ın 10'ar sayılık çabası da yenilgiyi önleyemedi.

Ligde alınan diğer sonuçlar şöyle:
Dallas Mavericks-Washington Wizards: 91-102
Portland Trail Blazers-Houston Rockets: 96-87
Los Angeles Lakers-Los Angeles Clippers: 99-92

Lige, yarın TSİ sabaha karşı 12 maçla devam edilecek.

Trabzonspor'a dönecek mi?

Trabzonspor'a dönecek mi?

Rusya'nın Zenit takımında forma giyen Fatih Tekke, trasfer söylentilerine açıklık getirdi. Trabzonspor'da forma giyen gençlere tavsiyelerde bulunan golcü oyuncusu derbi maçı yorumladı ve Barça'ya Nou Camp'da gol atan Gökdeniz Karadeniz'i tebrik ettiğini söyledi..

Trabzonspor'un alt yapısından yetişerek önemli başarılara imza attıktan sonra Rusya'nın Zenit takımında Türkiye'yi başarıyla temsil eden Fatih Tekke, ''Rusya'da hem ülkemizi, hem de Trabzon'u başarıyla temsil ettiğimiz için mutlu oluyoruz'' dedi.

Takımıyla lig şampiyonluğu, UEFA Kupası, UEFA Süper Kupası kazanmanın sevincini yaşayan Fatih Tekke, yaptığı açıklamada, Rubin Kazan takımında oynayan Trabzospor'dan takım arkadaşı Gökdeniz Karadeniz'i de işaret ederek, ''Bizim başarımız, Türkiye'nin başarısı. Rusya'da da müslümanlar var. Onlar inanılmaz derecede maçlarımızı takip ediyorlar. Ülkemiz için burada başarılı olmaya çalışıyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz. Başarılı olduğumuz, gol attığımız, takıma faydalı olduğumuz zaman çok güzel duygular hissediyoruz'' dedi.

Gökdeniz'in geçen hafta Barcelona'ya gol atmasına çok sevindiğini ifade eden Fatih Tekke, ''Barcelona maçından sonra Gökdeniz'i aradım tebrik de ettim. Türkiye'de de epey konuşuldu. Güzel bir şey. Bir Türk oyuncusunun Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona'ya, hem de Nou Camp Stadı'nda galibiyet golünü atması, çok güzel bir şey'' diye konuştu.

-''TABİ Kİ DÖNMEK İSTİYORUM...''
Fatih Tekke, Rusya'da ligin bitimine 1 aylık bir süre kaldığını belirterek, ''Şu ana kadar 10 haftadır oynuyorum. Allah'tan sakatlığım yok. Gayet iyi gidiyor benim açımdan. Geri kalan maçları iyi şekilde değerlendirmek istiyorum. Ondan sonra ne olur bilemiyorum. Zenit Kulübü'nün tekrar benimle masaya oturmak gibi bir düşüncesi olduğunu biliyorum. Kasım'da böyle düşüncelerini bana ifade edecekler. Ama şunu söylüyorum, Türkiye'ye dönmek tabi ki istiyorum, özellikle Trabzonspor'a dönmek istiyorum. Tabi ki bu benim isteğim. Sözleşmem ağustos ayında bitiyor. Ama o dönem kulübümün tavrı ne olur onu bilemiyorum'' ifadelerini kullandı.

-GENÇ OYUNCULARA TAVSİYELER-
Fatih Tekke, Trabzonspor altyapısında yetenekli oyuncuların bulunduğunu bildiğini kaydederek, şunları söyledi:
''Fakat bu oyunculara dışardan hep negatif şeyler veriliyor. Olumlu şeyler hiç verilmiyor. Bazen oyuncu da alamıyor. Buna eğitim deyin, kültür deyin. Bir oyuncu kitap okumayı sevmeli. Genç bir oyuncunun en iyi arkadaşı kitap olmalı. En iyi arkadaşı başkaları olmamalı. Kötü yerlerde vaktini geçirmemeli, işini yapmalı. Burdaki oyuncular yetenek olarak Türk oyuncusundan önde değil ama çalışma olarak çok farklı. Sahanın içerisinde idmanın başından sonuna kadar yüzde yüz konsantrasyon ile çalışıyor. Eksiği varsa idman öncesi veya sonrası çalışıyor. Çalışıyor, çalışıyor. Bu işin çaresi çalışmak. Türkiye'deki gibi çalışmak değil. İnanılmaz bir çalışmadan bahsediyorum. Bahsettiğim yer de Rusya. İngiltere, İtalya, İspanya'yı düşünün. Nasıldır orası.''

Yetenekli genç oyunculardan Trabzonsporlu Barış Memiş'i örnek gösteren Fatih Tekke, ''Yetenekli oyuncu, iyi oyuncu ama zaman kaybediyor. 2-3 yıldır zaman kaybediyor. Şu ana kadar çoktan çıkmış olmalıydı. Eksikliği başka yerde aramamak lazım, çok çalışmak lazım. Çalışmak, çalışmak, çalışmak. Kendimizi yeterli gördüğümüz zaman olmuyor. Bu işi çok ciddiye almak lazım. Özellikle genç oyuncular, kötü bir mağlubiyetten sonra yapacakları tek şey çalışmak, daha fazla çalışmak'' dedi.

-''TRABZONSPOR'UN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU İDRAK ETMEK LAZIM''-
Fatih Tekke, Türkiye'de taraftar baskısının hemen hemen her kulüpte olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
''Trabzon'da biraz daha fazla olması gayet normal. Bu da bizim Trabzon insanının farkı. Bunu hep beraber sinerjiye, coşkuya dönüştürdüğümüz zaman, bu bize, camiaya olumlu yansıyor. Negatif yönde kullandığımız zaman tam tersine işler bir anda ters düz oluyor. O yüzden bence arkadaşlarımız önce şunu düşünmesi lazım. Bu takım formasının ne kadar önemli olduğunu, bu takımda oynamanın ne kadar önemli olduğunu, bu camianın ne kadar büyük bir camia olduğunun farkına vararak, insanların sahada görmek istedikleri coşkuyu, mücadeleyi göremediklerinden dolayı tepkiler verebildiğini bilmeliler. Bunları insanların bilmesi lazım. Çünkü Trabzonspor, birileriyle beraber bir yerlere gelmedi. Trabzonspor ile insanlar bir yerlere geliyorlar. Trabzonspor'un ne kadar önemli olduğunu idrak etmek lazım. Taraftar o mücadeleyi gösteren herkesi baş tacı yapmıştır. Taraftarın, o mücadeleyi, hırsı, isteği arzuyu, samimiyeti taşıyan oyuncuya negatif yönde çok fazla etki ettiğini düşünmüyorum.''

Futbolcuların milyonlarca insanlar arasından seçilmiş kişiler olduğunu kaydeden Fatih, ''Hayatınıza, yaşamınızı, çalışmanıza çok dikkat edeceksiniz. Trabzon, küçük bir şehir. Trabzon, kime kızacağını aslında yüzde 90 bilir. Bu doğru mudur, değildir tabi. Ama önce kişiler futbolcular kendilerini sorgulaması lazım. Ben ne kadar ne yapabiliyorum. Futbolda psikoloji de önemli. Avrupa gibi değil. Biz burada yenilsek de baskı hissetmiyoruz. Ama Türkiye'de bu böyle'' diye konuştu

-''FENERBAHÇE'NİN TEMPOSU İYİYDİ''
Fatih Tekke, Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan derbi maçını izlediğini belirterek, ''Fenerbahçe Avrupada'ki tempoya yakın oynadı. Onun haricinde 3 yıldır seyrettiğim Türkiye ligi, kötü. Seyir zevki ve mücadele çok yok. Fenerbahçe, derbi maçta inanılmaz derecede oynadı. Fiziksel temposu iyiydi'' dedi.

"Yıldırım'dan daha iyi yönetirim"

"Yıldırım'dan daha iyi yönetirim"

Fenerbahçe Kulübü'nün eski yöneticisi Sadettin Saran, bir gün sarı-lacivertli kulübe başkan olmayı ve Fenerbahçe'yi dünya kulübü haline getirmeyi hedeflediğini açıklarken, Aziz Yıldırım'a göndermede bulundu..

HABER İLE İLGİLİ TAKIMLAR
Fenerbahçe
Kastamonu'nun Devrekani ilçesinde krom madeni çıkartacak olan Sadettin Saran, işadamı arkadaşı Nejat Çuhadaroğlu ile birlikte Kastamonu'ya geldi.

Kastamonu'da açıklamalarda bulunan Saran, hedefinin Fenerbahçe'ye başkan olup, kulübü dünya kulübü yapmak olduğunu söyledi.

Sadettin Saran iyi bir Fenerbahçeli olduğunu belirterek, ''Takımımız geçtiğimiz hafta Galatasaray karşısında uzun zamandır oynadığı en iyi futbolu sergiledi. Çok arzulu ve motive olmuş bir Fenerbahçe buldum. Önceki haftaki Gaziantepspor maçının ikinci yarısına göre bambaşka bir Fenerbahçe vardı. İnşallah Galatasaray maçındaki gibi istekli oynamaya devam ederse şampiyonluk kesin gibi diyebilirim. Avrupa'da da ciddi başarılar yakalarız. Fenerbahçe bence şu anda yavaş yavaş yerine oturuyor'' dedi.

-''SON ALINAN BREZİLYALILAR'I BEĞENMİYORUM''-
Fenerbahçe'ye bu sezon alınan iki Brezilyalı futbolcuyu beğenmediğini de sözlerine ekleyen Sadettin Saran, ''Baroni ve Dos santos'u çok beğenmiyorum. Fenerbahçe'de oynayacak klasta oyuncular olmadıklarını düşünüyorum. Fenerbahçe'yi genel olarak beğeniyorum. Ancak daha iyi olabileceğini inancındayım'' diye konuştu.

Fenerbahçe'den ihracı ile ilgili hukiki sürecin devam ettiğini de sözlerine ekleyen Sadettin Saran, ''Davayı kazandım. Yargıtay eksik incelemeden dolayı biraz daha inceleme istedi. Biraz daha sürecek ama hukuki işlem devam edecek'' şeklinde konuştu.

-''HEDEFİM FENERBAHÇE'Yİ DÜNYA KULÜBÜ YAPMAK''-
Fenerbahçe'yi dünya kulübü yapmak için başkan olmak istediğini vurgulayan Saran, sözlerini şöyle tamamladı:
''Kamuoyu ve kongre üyeleri bana bir senedir büyük teveccüh gösteriyor. Bu teveccüh devam ettiği sürece benim de hedefim Fenerbahçe'ye başkan olmak. Olayları kişileştirmek istemiyorum, Aziz Yıldırım ile ilgili de konuşmak istemiyorum ama Fenerbahçe'nin potansiyeli çok fazla. Taraftarından gelen belli bir potansiyeli var, maddi potansiyeli bence yeterince değerlendirilmiyor. Bence Fenerbahçe daha iyi yerlerde olmalı. Bugünkü durumda Avrupa sıralamasında ön saflarda olmalı. Dünya kulübü olma yolunda çok daha iyi yerlerde olabilirdik. Benim hedefim Fenerbahçe'yi dünya kulübü yapmak. Ben daha önce defalarca Aziz beyden bu işi daha iyi yapacağımı söyledim. Hala söylüyorum, ben iyi bir Fenerbahçeliyim. Fenerbahçe'yi Aziz beyden çok daha iyi yöneteceğime inanıyorum.''

Efes, Partizan önünde..

Efes, Partizan önünde..

Efes Pilsen Basketbol Takımı, ULEB Avrupa Ligi'nde perşembe günü İstanbul'da Sırbistan temsilcisi Partizan ile yapacağı B Grubu 2. hafta maçında Avrupa kupalarında 405. karşılaşmasına çıkacak..

HABER İLE İLGİLİ TAKIMLAR
Efes Pilsen
Lacivert-beyazlılar, 1979-80 sezonundan itibaren mücadele ettiği Avrupa kupalarında, bugüne dek yaptıkları 404 maçın 247'sini kazanırken, 157 müsabakada ise salondan yenilgiyle ayrıldı.

Efes Pilsen, basketbolda Avrupa'nın kulüpler bazında 1 numaralı organizasyonu olan ve zaman içinde Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası, Avrupa Kulüpler Şampiyonası, Avrupa Ligi, Suprolig ve son olarak da ULEB Avrupa Ligi diye adlandırılan ''Kupa 1''de ise çıktığı toplam 319 maçta 195 galibiyet, 124 yenilgi aldı.

-1 KUPA, 1 FİNAL, 2 ÜÇÜNCÜLÜK-
Efes Pilsen, 30 yıllık Avrupa kupaları serüveninde müzesine 1 Avrupa Kupası götürürken, 1 kez final oynadı, 2 kez de dörtlü finalde yer alıp, üçüncü oldu.

Lacivert-beyazlılar, 1995-96 sezonunda Avrupa Radivoj Koraç Kupası'nda şampiyonluğa ulaştı. Takım sporlarında Avrupa'da kupa kazanan ilk Türk ekibi unvanını alan Efes Pilsen, finalin ilk maçında İstanbul'da 76-68 yendiği İtalya'nın Stefanel Milano takımına rövanşta 77-70 yenilmesine rağmen, sayı averajıyla kupayı müzesine götürmeyi başardı.

Efes Pilsen, 1992-93 sezonunda Avrupa Kulüpler Kupası'nda finale yükselirken, İtalya'nın Torino kentindeki final maçında Yunanistan temsilcisi Aris'e 50-48 yenilerek, çok yaklaştığı kupayı kazanamadı.

Lacivert-beyazlılar ayrıca, 1999-2000 sezonunda Avrupa Ligi'nde dörtlü finale kaldı. Yunanistan'ın Selanik kentindeki dörtlü finalin ilk günü ev sahibi ülke temsilcisi Panathinaikos'a 81-71 kaybeden Efes Pilsen, üçüncülük maçında İspanya'nın Barcelona takımını 75-69 yenerek, üçüncü oldu.

Efes Pilsen, 2000-2001 sezonunda da bu kez Suprolig'de dörtlü final oynadı. Fransa'nın başkenti Paris'teki organizasyonda ilk gün yine Yunanistan'ın Panathinakos takımına 74-66 yenilen lacivert-beyazlılar, daha sonra Rusya'nın CSKA Moskova takımını 91-85 yenerek, bir kez daha üçüncülüğü elde etti.

Ertuğral hedefleri koydu!

Ertuğral hedefleri koydu!

Sivasspor Teknik Direktörü Muhsin Ertuğral, Sivas'ta görev yapan basın mensuplarıyla yemekte biraraya geldi.



HABER İLE İLGİLİ TAKIMLAR
Sivasspor
Görev yaptığı ülkelerde basın mensuplarıyla çok iyi diyaloglar kurduğunu ifade eden Ertuğral, basının önemine dikkati çekti. Sivasspor'un Bülent Uygun döneminde başarılara imza attığını anımsatan Ertuğral, Sivasspor'u iyi yerlere taşımak için gayret sarf edeceğini söyledi.

Ertuğral, daha sonra basın mensuplarının Sivasspor'u tercih etme nedenleri ve kırmızı-beyazlı ekipteki hedefleri başta olmak üzere birçok konudaki sorularını cevapladı.

Ertuğral, ligde hafta sonu Galatasaray ile deplasmanda yapacakları maçla ilgili soru üzerine, ''Galatasaray sadece Türkiye değil, dünya çapında büyük bir camia. Buna tabi ki saygı duymak zorundayız. Fakat biz de kendimize inanıyoruz. Başka bir şey söylemeyeceğim'' dedi.

Galatasaray'ın gücüne dikkati çeken Ertuğral, ''Bizim de iki elimiz, iki ayağımız var. Her şey olabilir'' ifadelerini kullandı.

Puan hedefi ile ilgili soru üzerine ise Ertuğral, böyle hedef belirlemeyi tehlikeli gördüğünü, belirlenecek hedefe ulaşılamaması durumunda takım olarak psikolojik açıdan etkileneceklerini söyledi.

Hedefleri maçtan maça belirlemek gerektiğini ifade eden Ertuğral, ''Maçtan maça bakmamız gerekiyor. Şu anda klasmandan, biraz daha bulunduğumuz bölgeden çıkıp şöyle 4-5 takımı altımızda bıraktıktan sonra, inşallah ondan sonra bir takım hedeflerimiz olabilir'' dedi.

Sezon açısından 40 puan barajı koyabileceklerini anlatan Ertuğral, uzun vadedeki hedefleri ilgili soru üzerine, önce alt sıralardan kurtulmak, ardından da yeni hedefler belirleyerek çıtayı yükseltmek istediklerini kaydetti.

Belirlenen hedeflere ulaşmak için var güçleriyle çalışacaklarını kaydeden Muhsin Ertuğral, kolektif bir futbol oynatmak istediğini vurguladı. Ertuğral, uzun vadede başarı için alt yapının önemine de dikkati çekti.

Yemeğe Sivasspor İkinci Başkanı Erdal Sarılar, Basın Sözcüsü Fikret Ünsal, Tesislerden Sorumlu Asbaşkan Mehmet Ali Topal, yönetim kurulu üyesi Ömer Sepet ve yardımcı antrenör Telat Üzümde katıldı.

Alanzinho gözden düştü!

Alanzinho gözden düştü!

Trabzonspor Teknik Direktörü Hugo Broos'un, "Alanzinho'yu ilk on birde oynatmayı düşünmüyorum" demesinin ardından gözler Brezilyalı oyuncuya çevrildi. Alanzinho'nun, Broos'un bu açıklamasından sonra devre arasında takımda kalıp kalmayacağı ise merakla beklenmeye başlandı.


HABER İLE İLGİLİ TAKIMLAR
Trabzonspor
Geçtiğimiz sezon Norveç'in Stabaek Kulübü'nde şampiyonluk sevinci yaşadıktan sonra 2008-2009 sezonunun kış transfer döneminde büyük umutlarla, Trabzonspor'a transfer edilen Brezilyalı oyuncu Alanzinho geldiği günden beri beklentilere cevap veremedi. Eski günlerini arayan oyuncunun, Bordo- mavili takımı çalıştıran Belçikalı teknik direktör Hugo Broos ile de yıldızı bir türlü barışmadı.

Alanzinho, Trabzonspor tarafından, Norveç'in Stabaek takımından 4,5 yıllık alacağı ile birlikte kulübüne 8 Milyon 250 Bin TL (3.900,00 Euro) kendisine de 2009 için 750 bin TL kalan 4 yıl için ise senelik 1.5 Milyon TL toplam 15 Milyon TL ödenerek transfer edilmişti. Brezilyalı oyuncu yüksek rakamlara Trabzonspor'a transfer edilmesine rağmen kalitesini Bordo-mavili forma altında gösteremedi. Alanzinho, Bordo-mavili takımda halen istenilen seviyede olmaması yabancı oyuncu transferinde Trabzonspor'u yeni bir sıkıntının içine soktu.

2008-2009 sezonunun devre arasında gelen oyuncu söz konusu sezonda oynadığı 17 lig maçında forma giydi. 8 maçta ilk 11'de sahaya çıkan oyuncu 3 maçta 90 dakika sahada kalabildi. Geçtiğimiz sezon 811 dakika forma giyen oyuncu, Galatasaray'a ve Kocaelispor'a 1'er gol atarken Eskişehirspor'a ise 2 gol atmıştı. 4 golle sezonu tamamlayan Alanzinho bu sezon ise 8 maçta forma giydi. Sivasspor maçında 90 dakika oynayan Brezilyalı oyuncu 2 maçta ilk 11'de sahaya çıktı. 298 dakika sahada kalan oyuncunun golü bulunmuyor.

''Doğruları söyleyince köyün delisi oluyorum!''

''Doğruları söyleyince köyün delisi oluyorum!''

Turkcell Süper Lig'de, 3 büyükler dışında neredeyse çalışmadık takım bırakmayan, saha dışındaki sevimliliğini, saha içinde agresiflik maskesiyle kamufle eden sıra dışı bir adam! Yılmaz Vural.. İşte Zaman'da yer alan röporatjı..

Turkcell Süper Lig'de, 3 büyükler dışında neredeyse çalışmadık takım bırakmayan, saha dışındaki sevimliliğini, saha içinde agresiflik maskesiyle kamufle eden sıra dışı bir adam! Onu kah bir televizyon ekranında yorum yaparken, kah bir Anadolu takımını çalıştırırken, kah saha kenarında bir futbolcusunu pataklarken görebilirsiniz! Ama prensiplerinden saptığına şahit olamazsınız.

Özü-sözü bir olanlardan. Susmanın ya bilgisizlikten ya da korkaklıktan kaynaklandığını düşünüp, aklından geçenleri 'bodoslama' söyleyenlerden olduğu için 9 köyden kovulan, kovulmadığı zamanlarda ise 'köyün delisi' rolüne bürünen 'Doğrucu Davut' bir portre Yılmaz Vural...

Milli Takım'a bilgili, kültürlü, yabancı dil bilen, bildiğini uygulayan, uyguladığını başaran bir ismin arandığı bugünlerde ekranlara çıkıp, "Kardeşim madem yabancı arıyorsunuz, benim de yabancı ülke vatandaşlığım var." diyerek meydan okuyan Yılmaz hoca, talip olduğu Milli Takım hocalığı için şu ana kadar kimseden ilgi görmedi. Ama biz, 20 takım çalıştırıp kırılması zor bir rekora imza atan biri olmasını bile, ilgi göstermek için yeterli bir sebep olarak görüp kapısını çaldık. Bir dokunduk bin ah işittik...

Türkiye'nin en çok (20) takım çalıştıran hocasısınız. Doğal olarak bu da sizi zengin bir futbol kültürüne sahip ve Türkiye'yi en iyi tanıyan kişisi konumuna sokuyor. Hazır Milli Takım'ın hocası yokken bu konuda sunacağınız bir yol haritası var mı?
Boş muhabbet olur bu. Bizim sunduğumuz reçeteyi kaale alan mı var? Biz de boşu boşuna ahkam kesen konumuna düşüyoruz. Gayri ciddi bir tavır çıkıyor ortaya. Geçen gün bir spor programı sunucusu, Milli Takım için adım geçtiğinde, 'Onu kimse ciddiye almıyor ki!' diyor. Şimdi buna benim ne demem gerekiyor?

O zaman siz de kendinizi ifade ederek ciddiye aldırsanız daha doğru olmaz mı?
Benim ömrüm kendimi ifade etmekle geçti. Ben 25 sene aralıksız Türk futboluna hizmet vermişim. Türkiye'de böyle bir adam bulamazsın. Konuşunca 'Sana fikrini soran mı oldu?' diyorlar. Biz de çok madara oluyoruz o zaman. Benim fikrimi beyan etmemden ziyade birilerinin önyargılarını kırıp, ikna olması lazım. Herkes ben bu işi biliyorum havasında... Sonra da ben köyün delisi konumuna düşüyorum.

Ama birilerinin de bazı şeyleri söylemesi gerekmiyor mu? Milli Takım'a talip olmanızın neresi yanlış?
Ben ayıp bir şey demedim ki. 'Milli Takım hocalığına talibim' dedim. Ama komik duruma düşürüyorlar. 'Aaa kendi kendine Milli Takım'a talip oluyor.' diyorlar. İyi de Milli Takım babanızın malı mı? Bu hepimizin ortak malı. Aradığınız teoriyse o konuda dünyanın en önemli spor akademilerini bitirmişim. Daha ne istiyorsunuz? Türk vatandaşı olarak benimle gurur duymaları lazım. Ben cahil cesareti olan biri değilim ki. Bir şeylere güveniyorum ki bu işe talip oluyorum. Türkiye'de eğitime bakılmıyor. Neymiş, 'Yılmaz hoca takla atıyormuş.' E sen gel Kasımpaşa'yı çalıştır da takla atma...

Öyle bir imajınız var gerçekten. Neden saha kenarında paralıyorsunuz kendinizi bu kadar?
İnsan her şeyin düzgün gittiği bir yerde neden kendini yerden yere atsın? Kolay mı böyle sıkıntılı takımlarda çalışıp onu yukarılara çıkarabilmek? Maradona'nın halini görmediniz mi? Takımı gol attı diye kendini yağmur sularının içinde yerden yere vurup takla atmadı mı?

Kendinizi doğru ifade edemediğinizi düşünüyor musunuz?
Bunun için sürekli kendimi anlatmama gerek yok ki. 20 kulüp başkanı, sayısız futbolcu ile çalıştım. Beni onlara sorsunlar. İnsanlar bilip bilmeden kulaktan duyma şeylere itibar ediyor. En yakın arkadaşım benim içki içtiğimi sanıyor mesela; ama ben hayatımda içki içmedim. Haksız bir yakıştırma. Fakat Avrupa'da yetiştiğim için rahat ve bohem bir adamımdır. Aklıma geleni söylerim. Bugüne kadar kimsenin torpili ve tavsiyesiyle bir yere gelmedim.

Torpiliniz yok ama Türkiye'nin en çok tercih edilen hocası olmuşsunuz. İlginç değil mi sizce de?
Türkiye'nin 7 bölgesinde çalışmışım. Üç büyükler, bir de Sivasspor, Kayserispor, Ankaraspor ve İstanbul Bş. Bld. hariç bütün takımlarında görev almışım. Boş bir adam olsam bu kadar aranan bir isim olur muyum? Babamın hatırına ya da kaşıma gözüme hayran oldukları için çağırmıyorlar ki.

BEN SEVECEN İNSANIM

Sahada başka dışarıda başka bir imajınız var...
Günlük ilişkilerimde çok sevecenimdir. Ben günlük yaşantımda kimseye mesafe koymadım. Çünkü bu işi halka yapıyorsunuz. Halka mesafe olmaz. Ama Türkiye'de ulaşılır adam olursanız hafif kalıyorsunuz. Tersleyip, yukarıdan bakarsan kıymetli oluyorsun. Bunu yapan arkadaşların nerelere geldiğini hepimiz görüyoruz.

Fatih Terim bazılarına sempatik gelmiyor...
Ama Fatih Terim bugün Türkiye'de en üst düzey görevlere getirildi. Keşke bana da sempatik bakmasalardı da bir yerlere gelseydim. Zaman zaman acaba bu konuda fazla insanî davranıp hata mı yaptım diye kendi kendimi sorguluyorum. Üzülerek söylüyorum, mütevazı olmak bana maalesef bir şey kazandırmadı.

Neden?
Çünkü Türk insanının bu konuda medenî yaklaşımı yok. Ben Türkiye'ye geldiğimden beri aynı telefon numaramı hiç değiştirmedim. Tanıdık tanımadık kim arasa açarım. Türkiye'de insanlar bir mevkiye gelince ilk yaptıkları telefonlarını değiştirmek oluyor. Ama ben böyle yapmadım. Keşke yapsaydım diyorum bazen.

Peki megaloman olmak için yeterli sebepleriniz var mı?
Türkiye'de benim yaptığımı ve benim bildiğimi kimse bilmiyor. Bu kadar da iddialı konuşuyorum. 15 günlük kursa gitmiş adam gelip karşımda ahkâm keserse ben buna kızarım.

TÜRKİYE'DE PROFESYONELLİK YOK

Türk futbolcusunu analiz ederseniz nasıl bir portre çıkıyor karşınıza?
Teknik direktörlerin kaynağı insan. Ama Türkiye'de profesyonellik yok. En büyük derdimiz bu. Burada futbolcuya iki idman fazla yaptırınca başlıyor kıvranmaya, hocalardan nefret etmeye başlıyorlar. Biraz disipline etmeye başlayınca insanlıktan çıkıyor. Profesyonellik eşittir insanlık değildir, bir iştir. Eğer insanlığı ön plana çıkarırsanız onu hataya zorlarsınız. Bir trilyon aldığınız yerde size insan olarak bakamam, size iş olarak bakarım. Bizim futbolcu önce duygu diyor. Seni sevmem lazım diyor. Seni seversem başarılı olurum diyor.

Ama 'Aslanım, koçum!' diyerek başarılı olan hocalar da var...
Niye? Çünkü antrenör katkısı fazla yok. Türkiye'de top oynanmıyor ki. Bir kavga gürültü var. Adama burada oyna diyorsun öbür tarafa gidiyor. 'Taktiğini uygulamayanı oyundan çıkarırsın olur biter' diyeceksin; ama bir ikisi değil ki 8 tanesi öyle oynuyor.

Ben antrenör olarak daha hiç hatırlamıyorum ki maç sonrası verdiğim demeçte, "Futbolcularım verdiğim taktiği çok iyi uyguladılar, bütün kabahat bende.'' diyemedim.

Çözüm öneriniz nedir?
Profesyonellik yok. En kral takımda bu mantalite yok. Hep duygu. Hep panik, hep sabırsızlık... Kocaelispor'da cebimden 30 milyar harcadım bir kuruş almadan ayrıldım. Manisapor'a gittim, paramın yarısını alamadım. Adam Manisaspor'da oynuyor, İzmir'de yaşıyor. Manisa'ya götürüyorsun, futbolcu senden nefret ediyor. Rahatları bozuldu diye.

MİLLİ TAKIM'IN OYNAYACAK TOPU YOKTU

Türk futbolu nereden nereye geldi?
90 öncesi ile 90 sonrası olarak baktığımızda çok mesafe kat edilmiş. Rahmetli Özal'ın futbolu özerkleştirmesinden sonra ivme kazandı. Milli Takım'a Almanya'dan antrenörler derneği olarak 25 tane top gönderdiğimi bilirim. Oynayacak topları yoktu.

Milli Takım futbolcuları kaldıkları otelde kendilerine verilen fişlerle içecek alırlardı. Fişi kalmamışsa cebinden yer içerdi. Şimdi baktığınızda, otobüsten uçağa kadar her şeyleri özel.

Peki bu kadar sınırsız imkânların ne kadarı saha sonucuna yansıyor?
Öncelikle profesyonelliği doğru algılamamız lazım. Karşınızda bu işi doğru algılamamış insanlarla çalışıyorsunuz. Hâlâ bir oyuncuyu oyundan çıkardığınızda futbolcunun dünyası yıkılıyor. ''Ben iyi oynuyordum hoca bana haksızlık yapıp çıkardı'' diye düşünüyor. Oyuncu değişikliğinin onlarca sebebi var. Bir futbolcu iyi oynarken de çıkarılır. Messi oyundan alınınca gülerek arkadaşına destek vererek çıkıyor, bizde altyapıdan gelen oyuncuyu çıkarırsınız size surat yapar.

BİR SORU-BİR CEVAP

Çocukluğunuzun Takımı: Sakaryaspor
En çok çalışmak istediğiniz takım: 3 büyükler ve Milli Takım
Futbolun en sevdiğiniz yönü: Dostluğu ve paylaşmayı öğretmesi
Futbolun en sevmediğiniz yönü: Şiddeti
En sevdiğiniz yemek: Kuru fasulye-pilav
Futbolcu olmasaydınız ne olurdunuz: Tiyatrocu
En büyük pişmanlığınız: Yıllar önce Milli Takım hocalığını kabul etmemem
Sizi en çok ne heyecanlandırır: Maçların son 5 dakikaları
Hangi mesleği yapmak istemezdiniz: Antrenörlük dışındaki meslekleri
En önemli kusurunuz nedir: Çok iyi niyetliyim
Size en çok keyif veren kötü huyunuz: İnsan sevgisi!

MAHMUT B. BÜRKÜK

Kartal gruplara kaldı!

Kartal gruplara kaldı!

Beşiktaş Cola Turka, FIBA Avrupa Kupası'nda Avusturya'nın WBC Raiffeisen Wels takımını 100-81 mağlup ederek gruplara kaldı..


HABER İLE İLGİLİ TAKIMLAR
Beşiktaş Cola Turka
-BEŞİKTAŞ COLA TURKA: 100 - WBC RAIFFEISEN WELS: 81

Salon: BJK Akatlar Arena

Hakemler: Sreten Radovic (Hırvatistan) XX, Marin Mehandijev (Bulgaristan) XX, Aleksandar Glisic (Sırbistan) XX

Beşiktaş Cola Turka: Muratcan xx 2, Chatman xxxx 34, Newley xx 11, Cevher xx 13, Baxter xxx 20, Flecer xx 9, Engin xx 6, Haluk xx 3, Adem x 2, Arin x, Kerem x

WBC Raiffeisen Wels: Moore xx 7, Meacham xxx 17, Conley xxx 24, Lamesic x 4, Klette xx 6, Nelson xx 11, Fields xx 12, Veider x Csebits x
1. periyot: 26-15
Devre: 49-35
3. periyot: 75-54
5 faul alan: 36.04 Nelson (WBC Raiffeisen Wels)

Beşiktaş Cola Turka, 5 sayıdan fazla fark bulma amacıyla çıktığı maça tutuk başladı. İlk dakikalarda sayı üretmekte zorlanan ve üst üste hücumlardan boş dönen siyah-beyazlılar, daha sonra Baxter'in gayretiyle 5. dakikayı 11-5 önde geçti. Chatman'ın 3 sayılık basketleriyle rahatlayan ve farkı artıran Beşiktaş Cola Turka, daha sonra rakibe pota altında çok boşluk verdi, ancak hızlı hücumlardan bulduğu sayılarla ilk periyodu 26-15 önde tamamladı.

İkinci periyoda tutuk başlayan Beşiktaş Cola Turka, rakibinin üst üste hücumlardan sayı bulmasına engel olamazken, hücumda da varlık gösteremedi. Konuk ekip, 13. dakikada farkı 5 sayıya (29-24) düşürdü. 15. dakika Chatman'ın basketiyle 33-24 Beşiktaş'ın lehine geçilirken, savunmada daha iyi organize olan siyah-beyazlılar, üst üste buldukları basketlerle 17. dakikada farkı 13 sayıya (38-25) çıkardı. Hücumda etkili olan, ancak savunmada zaman zaman zaaf yaşayan Beşiktaş Cola Turka, Chatman'ın iyi oyunuyla 19. dakikada farkı 17 sayıya (49-32) çıkardı ve devreyi 49-35 önde tamamladı.
İlk yarıda, ev sahibi ekipte Chatman 17 sayı kaydetti.

İkinci yarı rahat bir oyun sergileyen Beşiktaş Cola Turka, 27. dakikada 23 sayı farkla ve o ana kadarki en farklı skorla durumu 71-48 yaptı. Son bölümünde farklı skorun verdiği rahatlıkla zaman zaman sıkıntı yaşamasına rağmen, Chatman'ın iyi oyunuyla farkı korumasını bilen Beşiktaş Cola Turka, 3. periyotu 75-54 önde geçti.

Son periyotta genç oyuncuları Arin ve Kerem'e aynı anda yer veren Beşiktaş Cola Turka, rakibin 33. dakikada farkı 13 sayıya düşürmesine (82-69) engel olamadı. WBC Raiffeisen Wels takımının cesaretlenmesine neden olan siyah-beyazlılar, as oyuncularını yeniden devreye sokarak, yaşadığı kısa paniğin ardından kontrolü bir kez daha eline aldı. 35. dakika 85-72 Beşiktaş Cola Turka'nın lehine geçildi. Siyah-beyazlılar, Chatman ve Cevher'in dış şutlarıyla yeniden farkı açarken, maçta 34 sayı bulan Chatman yıldızlaştı. Beşiktaş Cola Turka, 6 sayı fark gereken maçı 19 sayı farkla 100-81 kazanarak, FIBA Avrupa Kupası'nda gruplara kalmayı başardı.

Beşiktaşlı taraftarlar, maç bittikten sonra ''Yıldırım Demirören yeter'' diye tezahürat yaparak, kulüp başkanına yönelik protestolarını sürdürdü.

Real'in karizmayı fena çizdiler!

Real'in karizmayı fena çizdiler!

Real Madrid İspanya Kral Kupası 4. tur ilk maçında 3. Lig takımı Alcorcon'dan fark yedi. Mücadele ettiği ligin toplam değerinin muhtemelen tek bir Cristiano Ronaldo etmediği rakibi karşısında yedek ağırlıklı olsa da çok güçlü bir kadroyla mücadele eden İspanyol devi adeta kendisini rezil etti: 4-0


28 Ekim 2009 , 00:50

HABER İLE İLGİLİ TAKIMLAR
Real Madrid
(Ajansspor Dış Haberler Servisi)

Alcorcon [4 - 0] Real Madrid
16' [1 - 0] Borja
22' [2 - 0] A. Arbeloa (kk.)
40' [3 - 0] Ernesto
52' [4 - 0] Borja

Karşılaşmaya Dudek, Arbeloa, Albiol, Metzelder, Drenthe, M. Diarra, Granero (Dk. 62 Marcelo), Van der Vaart, Guti (Dk. 46 Gago), Raul (Dk. 72 Van Nistelrooy) ve Benzema'dan oluşan 11 ile başlayan Real Madrid, 3. ligde mücadele veren zayıf rakibi karşısında tutunamadı.

Tüm Alcorcon takımının değil; belki de mücadele ettiği İspanya 3. Ligi 2. grubun toplam maaliyetinin, Real Madrid'in tek bir oyuncusu olan Cristiano Ronaldo'ya yetişemediği düşünülürse bu sonuç özellikle İspanyol devinin ezeli rakibi Barcelona taraftarlarına günlerce eğlenmek için iyi bir fırsat sundu.

Arbeloa'nın bir de kendi filelerini havalandırdığı karşılaşmada fark yiyen Real Madrid, 10 Kasım'daki rövanş mücadelesinde zayıf rakibine Santiago Bernabeu'da gol yağdırarak bu utancın izlerini silmeye çalışacak.

Benzer bir durumla geçen sezon karşılaşan Villareal, bu seneki gibi zorlandığı değil formda zamanında 3. Lig temsilcisi Poli Ejido'ya ilk maçta 5-0 yenilmiş, El Madrigal'deki rövanş karşılaşmasında ise 1-1'lik elde ederek zayıf rakibinin kendisini toplamda 6-1'lik skorla elemesine engel olamamıştı.